Çarşamba, Aralık 4

Ölene dek, mezara dek Duman!

Murat Meriç  

12 Eylül, memleketin en kara günü. 1980 yılında, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Kenan Evren ve arkadaşlarının yaptığı darbe, Türkiye’yi onlarca yıl geri götürdü. Darbe sonucu yüzbinlerce insan yargılandı, tutuklandı, 1 milyonu aşkın kişi fişlendi. İdam cezası verilen 517 kişiden 50’si asıldı, biri on yedi yaşındaki Erdal Eren’di. Pasaport verilmeyenler, vatandaşlıktan çıkartılanlar bir yana, partiler kapatıldı, dernekler susturuldu. 12 Eylül’ün izleri her alanda kendini gösterdi. Kitaplar toplatıldı, plaklar yasaklandı, filmler yakıldı. Türkiye’nin karanlık dönemi, 12 Eylül 1980’de yapılan darbeyle başladı: ANAP’tan AKP’ye uzanan yol düz, hayaller bir. “Yol medeniyettir”le simgelenen bir “ilerleme” modeli bu. Sonuçları ortada.

Yılar geçti, yakın zamanda bu karanlık günleri aydınlatan bir girişime tanık olduk, umutlandık. Gezi Parkı’ndaki ağaçların kesilmesiyle başlayan eylem, Topçu Kışlası projesini istemeyen insanların katılımıyla büyüdü, bir direnişe dönüştü. 31 Mayıs sabahı, polisin çadırları yakmasıyla başlayan olaylar memleket sathına yayıldı, binler sokağa indi. Kitle büyürken polis gaz bombalarıyla devreye girdi ve günler sürecek çatışma başladı. Yaşananları biliyoruz, tekrarlamaya gerek yok. O günlerde Gezi Parkı’nda olanların, yüreği Gezi Parkı için atanların kulağında pek çok şarkı vardı ama ilk salvo, hiç beklenmedik bir şekilde Duman’dan geldi. Grup, YouTube üzerinden paylaştığı yepyeni şarkısını direnişçilere adadı, hem de direnişin daha ilk saatlerinde: "Biberine gazına / Copuna sopasına / Tekmelerin hasına / Eyvallah..." Şahane refleksti, ortama uydu, beklenmedik bir hamleydi ama şaşırtmadı. Yeni albüm için hazırlanan şarkılardandı, albümden önce direnişe omuz verdi. Bu, sayısı yüzlerle ifade edilecek "Gezi şarkıları" külliyatının ilk halkasıydı. Hem ilk gözağrısı hem de yeni albümün habercisi olduğu için “Eyvallah” bizi hepsinden daha çok heyecanlandırdı.

Beklenen albüm, 12 Eylül 2013’te, darbenin 33. yılında piyasaya çıktı. Adı “Darmaduman”dı, kapak yine sade ve bu kez sarıydı. Elbette bizi şaşırtmadı: Politik şarkılar ağırlıktaydı, kartlar açık oynanmıştı ve Duman’ın önceki albümlerinde sıklıkla kullandığı metaforlar yoktu. Bir aşk şarkısıyla açılan albüm, “Eyvallah”ın ardından memleket meselelerini deşen şarkılarla sürüyordu. Sevdikçe dinledik, dinledikçe sevdik… Albümle alakalı laflar edeceğiz ama öncesinde Duman’ın dününe bir göz atalım:

Duman’la 1999’da tanıştık. Önce barlarda, sonra konser salonlarında ve festivallerde yanyana geldik. Kaan Tangöze, Ari Barokas ve Yakup Trana ile bir grup kurmuş, Mad Madame adını taşıyan bu grupla Seattle’da müzik yapıyordu. Üstelik bir kayıtları (“La La La”) oralarda yayınlanan bir toplama albümde (“Today’s Special”, Lori Records) yayınlanmıştı. Blue Blues Band’in elemanı Batuhan Mutlugil’lin topluluğa katılması, Trana’nın ayrılmasıyla Duman kurulmuş oldu. İlk albüm, “Eski Köprünün Altında”, 1999 tarihli. “Köprüaltı”ndan “Bebek”e, “Dönek”ten “İstanbul”a neredeyse bütün şarkılarıyla sevildi, kendine has bir dinleyici kitlesi oluşturdu. 2002 yılında, ikinci albüm “Belki Alışman Lazım” yayınlandığında Duman memleketin en büyük rock gruplarından biri olmuştu. İkinci albümde yorumladıkları Sezen Aksu şarkısı “Her Şeyi Yak”, hayran kitlesini büyüttü. Albüm çok sevildi, açılışta yer alan “Bu Akşam” ve “Oje” başta olmak üzere bütün şarkıları dillere düştü. “Ah”tan “Elimdeki Saz Yeter Canıma”ya uzanan yerellik, ilk albümdeki “Dönek”te kendini gösteren, “Manası Yok” ve “Masal”da palazlanan politik duruş, Duman’ın yerini kalbimizde sağlamlaştırdı. O günlerde, “biraz da el yordamıyla alaturka bir alafrangalık yarattılar” cümlesini kurmuştuk: Batı'dan beslenirken memleket topraklarını ihmal etmeyen, Nirvana ve Özdemir Erdoğan'ı kerteriz alan, sert Batı ritimleri üzerine şahane bir yerli gırtlak oturtan Kaan ve arkadaşlarının, giderek ve kaçınılmaz olarak daha "bizden" ezgilere yönelmesi bizi elbette şaşırtmadı.

Bir sonraki stüdyo albümü, “Seni Kendime Sakladım”, iki yıl sonra yayınlandı, araya bir konser albümü, bir de konser DVD’si girdi. Sadece politik duruş değil yerellik de görünür olmuştu albümde. Açılıştaki Amerika karşıtı şarkı “Özgürlüğün Ülkesi”, dolambaçsız sözleriyle dikkat çekiyordu. Albümün asıl şarkısı, Ari Barokas imzalı “Aman Aman”dı ve Duman, kendine has yerelliği bu şarkıyla sabitlemiş, “bütün zamanların en büyük rock grubu” unvanını çoktan hak etmişti. İlerleyen zamanda, konserlerinde eşlik eden Cengiz Baysal’ın “resmî” katılımıyla daha da güçlendi ve bunu, bir sonraki “ikili” albümle bize gösterdi. Bu arada eski plak şirketi tarafından hazırlanan bir “best of” ve bir konser albümü daha çıktı piyasaya. 2009’a gelindiğinde, eldeki Duman albümlerinin sayısı altıya ulaşmıştı.

2009 yılında, yirmi yeni şarkının yer aldığı iki albümle çıktı karşımıza, Duman. “Rezil”den “Balık”a, “Senden Daha Güzel”den “Dibine Kadar”a uzanan şarkılar, ilk üç albümdekiler kadar büyük etki yaratmasa da hayranlarını sevindirdi. Bu ikili albümde sermayeden yiyen Duman, o dönemde ve sonrasında verdikleri konserlerde yine bizi sevindirdi; onları ilk tanıdığımız anda bizi saran sihrin bunca yıl bozulmamış olmasını heyecanla karşıladık, yeni şarkılarını büyük bir merakla beklerken “iyi ki varlar” ve “iyi ki şahidiz” cümlelerini “yürekten” kurduk. Bu albümü takip eden (yine ikili) konser albümünün ardından ara açıldı, konserler yetmemeye başladı, sabırsızlık arttı. Derken, 31 Mayıs 2013’te yepyeni şarkı “Eyvallah”la Duman aramıza döndü. Hem de ne dönüş!

“Darmaduman”ın açılış şarkısı "Seviyorsan İnanıyorsan", klasik bir aşk şarkısı. Sonrasında gelen “Akıbet”, “Gönül İster”, “Gözleri Kanlı”, “Öyle Dertli”, "Melankoli" gibi şarkılar, bu hattı takip ediyor. Favorimiz, "Yürek": "Deli gönül dayanamaz bildiğini okuyor / Sevilemez sarılamaz yine seni arıyor / Ölene dek mezara dek yine seni arıyor..." “Aman Aman”ın izini süren, bizi yerden yere vuran şarkı, biradan ziyade rakıyı çağrıştırıyor, şerbetçiotu değil anason kokuyor. “Deli” ise, bu hattın “çıldırtıcı” şarkısı… Elbette bu şarkılardan ibaret değil “Darmaduman”. “Eyvallah” sonrasında karşımıza çıkan "Köpekler" ve "Saldır", Duman’ın “açıksözlü” şarkıları. Ancak asıl vurucu darbe sonda: Cengiz Baysal bestesi "Sınana Sınana", Kaan’ın şaşırtıcı gitarı ve vokaliyle Duman’ın daha neler yapabileceğinin ispatı. Bu şarkılar, aynı zamanda topluluğun düşünen ve müdahil yönünü gösteriyor. olayı bambaşka bir yöne sürüklüyor. Albümde aklımızı alan, yüreğimizi inceden çizen şarkı ise, "Kolay Değildir". Sanki 60'lı yıllarda bir halk ozanının elinden çıkmış gibi, acıyla yakılmış gibi… Oldukça güçlü bir ağıt bu: "Kahpe fişek nasıl delmiş kaşın arasını / Birdenbire donup kalmış gözün karası / Elde vardır bir tek oğlun kanlı beresi / Gelir anam gelir desem yalandır / Güzel anam canım anam kolay değildir..."

Tekrar edelim: Duman, bütün zamanların en büyük rock grubu. “Darmaduman”, bu kanıyı doğruluyor, sevgimizi pekiştiriyor. Vokal kayıtları biraz sorunlu belki ama bunun dışında kulağımızı tırmalayan bir şey yok. Bilakis şarkılar düşündürüyor, inceden içimizi hoplatıyor. Konserlerde hep bir ağızdan söyleyeceğimiz, yürekten eşlik edeceğimiz şarkılar bunlar. Üstelik bu fırsat bugün yeniden kapınızda: Duman, 18.00 itibariyle Bostancı Gösteri Merkezi’nde olacak. Açıkhava’daki albüm lansmanını saymazsak uzun zaman sonra verdikleri ilk konser bu. Bir sonrakinin ne zaman olacağı bilinmez üstelik… O halde, bir kere daha, ağız dolusu: “Biberine gazına / Cobuna sopasına / Tekmelerin hasına / Eyvallah..."

Hiç yorum yok: