Cumartesi, Ekim 19

faşist ve eşcinsel...


Canan Şahin
Eşcinseller faşist olabilir mi? Olurlarsa neden olurlar? Bu bir öz-nefret göstergesi değil mi? Dahası böylesi bir politik tutum intihar anlamına gelmez mi? "Ülkücü eşcinseller" twitter adresi Türkiye'deki LGBTI hareketi içinde de bu sorular etrafında dönen bir tartışma başlattı. Fikir alışverişi daha çok sosyal medya üzerinden döndü. Dağınık bir görünüm sergilese de bu tartışmada herkes bu mesele üzerine düşünmek ve fikir beyan etmek durumunda kaldı.

Tabi bu arada eşcinseller için Türkiye'deki büyük resim şöyle. Aliye Kavaf'ın 'Eşcinsellik bir hastalıktır!' lafı AKP hükümetine yapışıp kalmışken, bu lekeyi çeşitli kereler anayasaya koyacakları 'cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği' ibareleri ile temizlemeleri mümkün olduğu halde homofobik tutumlarında ısrar ederken Türkiye'de eşcinsel hareket büyüyor. Gezi hareketinin en görünür parçalarından biri olarak ve gökkuşağını hareketin rengi yaparak büyüyor. Cinsiyetçi ve homofobik küfürlerin bas-bariton bir tondan slogan niyetine atıldığı o ateşli günlerden bugüne 'ayol' diye bağırarak büyüyor.
Sadece batı yakasında değil 30 yıldır Türkiye Cumhuriyeti ile sıcak savaş halinde olan Kürdistan coğrafyasında nüfuz alanını ve dinleyici kitlesini genişleterek büyüyor. Newroz meydanlarına gökkuşağı bayraklarıyla çıkıyor ve LGBT'lere yönelik her türlü ayrımcılığa karşı birlikte mücadele ediyor. Kürt hareketinin açtığı kapıdan tartışarak ve cesurca yürüyor. Bahsettiğim eşcinsel ve trans hareketi ortaya çıktığı zamandan beri ırkçılık ve homofobiyle dişe diş mücadele halinde. Ülker sokak'ta faşistler camları taşladığında MHP'nin bu işteki parmağını biliyorduk, Eryaman'da translara büyük çaplı bir operasyon yapıldığında bunun MHP'liler tarafından yapıldığını ve polisin bu katilleri koruduğunu biliyorduk. Bursa'da translara saldıran Bursaspor taraftarlarının politik afiliasyonlarını biliyorduk ve bunların hiçbirini unutmadık.
Şimdi faşist hareketin eşcinsel özgürlük hareketine bakışı aslında su götürmez bir biçimde netken, nereden çıktı ülkücü eşcinseller? Nasıl bir oksimoron bu?

Avrupa'da islamofobi, ırkçılık ve gay faşistler
Faşist geyler Türkiye'ye özgü bir olgu değil. Faşist hareketin tarihi boyunca hep olmuş. Bugün Avrupa'da özellikle İslamofobi bir ırkçılık ideolojisi olarak İslam'ın eşcinsel düşmanı gerici bir din olduğu fikri etrafında göçmen ve Müslüman düşmanlığı anlatıyor. Kimi geyler de hareketin liderlik konumları da dahil olmak üzere bu ırkçı hareketlere dahil durumdalar.
Avusturya'da faşist lider Jörg Heider'in ölümünden önce bir gay barda görüldüğü yazılmıştı. Doğruydu da. Sonradan tanıklıklar, fotoğraflar falan çıktı. Özgürlük Partisi'nin kurucusu ve başkanı Jörg Heider out olmayan faşist bir eşcinseldi. Avusturya'da göçmen düşmanlığı anlatan ve %25 oy almasının ardından koalisyon ortaklığı yapan partisinin basına verdiği çoğu fotoğrafta Heider beyaz maskülenliğini etrafındaki güçlü korumalarla kameralara sergiliyordu.1
2002'de suikasta uğrayan ve hayatını kaybeden Hollandalı faşist Pim Fortuyn, İslam'ın geri bir kültürü temsil ettiğini söyleyen ve Müslüman göçmenlere sınırların kapatılmasını talep eden bir faşistti ve açık bir eşcinseldi. Pim Fortuyn Avrupa'da İslamofobi ve göçmen düşmanlığı etrafında örgütlenen ırkçı hareketin sıradan bir parçası değil kendi adına bir politik parti kuracak kadar inisiyatif sahibi bir liderdi.2
1980'lerde Almanya'da önde gelen neo-nazilerden biri olan Michael Kuhnen 1991'deki ölümünden birkaç yıl önce eşcinsel olduğunu açıklamıştı. Avrupa Faşizmi üzerine bir çalışma yapmış Martin Lee durumu şöyle açıklıyor: "Kuhnen için, Nazi olmak içinde süpermaço bir kültürü barındırıyordu. Eşcinsellik ve süpermaçoluk Kuhnen'in kenarda/marjinde olma hissini güçlendiriyordu. Bu kenardaki pozisyon, topluma bir şekilde etkide bulunmaya muktedir elit bir gruba ait olmak anlamına geliyordu." Alman bir gazeteciye 'eşcinsellerin Nazi misyonu için en uygun grup olduğunu çünkü aile, çocuk ve eş bağlarının olmadığını' söylemişti.3
1960'ların hippi kültürüne düşman ve 1970'lerin dazlak hareketinde feminist harekete ve göçmenlere karşı kampanyaların öncü figürlerinden Nicky Crane 1986'da ölümünden hemen önce eşcinsel olduğunu ve birçok gay pornoda oynadığını açıklamıştı. Gay Pride'a katılmasına izin verildiğinde hala 'faşist olmaktan gurur duyduğunu' söylüyordu.4
Gay faşistlerin Führer'i: Ernst Rohm
Gey faşistlerin taptığı bir Führer var Nazi tarihinin sayfalarında: Ernst Rohm. Hitler ile birlikte Nazi hareketinin kurucu babalarından olan Rohn Birinci Dünya Savaşı'nda Fransız cephesinde savaşmış ve jenerasyonunun birçok üyesi gibi savaş hendeklerindeki homo-erotik mitin büyülediği bir Nazi olmuş. Hitler'i keşfeden ve Hitler'in hitabet yeteneğinin hareketin mobilize olması için gerekli olduğunu düşünen de Rohmmuş.5
Rohm gizli bir eşcinsel olmamış. Bilakis, eşcinsellerin üst bir tür olduklarını ve straightlere oranla diğer insanları aşağılamakta ve saldırganlaşmakta daha üstün olduklarını söylemiş ve üst düzey SA üyelerine eşcinselliği salık vermiş. Tarihçi Louis Snyder'e göre Rohm gibi eşcinsel Naziler eşcinselliğin agresif ve hiper-maskülen tarafını öne çıkarıyorlardı. Rohm 'her iki cinsten de histerik kadınları' suçlayarak feminen gey erkeklere gönderme yapıyordu.
Rohm antik Yunan'da gey çiftlerin savaşa yollanmasının bir örnek olduğunu çünkü gey erkeklerin daha acımasız savaşçılar olduğunu düşünüyordu. Örnek olarak Termofili savaşında 150 çiftten oluşan 300 Spartalı'nın savaşını veriyordu.
30 Haziran 1934'te Ernst Rohm kaldığı otel odasından Hitler tarafından çıkarılıp tutuklanacaktı. Standelheim hapishanesine gönderildi ve o gece kurşunlanarak öldürüldü. Gestapo'nun başı Heinrich Himmler eşcinselliği 'Alman ırkını yok edecek bir yozlaşma belirtisi' olarak nitelendirdi. 'Nordik ilkelerimize geri dönmeliyiz' diyordu 'tüm dejenere unsurları temizlemeliyiz.' Ernst Rohm tarihe 'Uzun Bıçaklar Gecesi' olarak geçen temizlik harekatının en yüksek profilli hedefiydi. Naziler hareketin içindeki tüm 'dejenere' unsurları temizlediler. Rohm gibi Beyaz Alman Erkek ırkının üstünlüğüne övgüler düzseler bile. Ölüm kamplarında 10.000'den fazla eşcinselin katledildiğini biliyoruz. Binlercesinin hapsedildiğini, hadım edildiğini ve sürüldüğünü de. Bu kanlı fatura ana-akım LGBT hareketinin hafızasında canlı ama yine de faşist hareketin çekimine giren eşcinseller olduğu gerçeğini değiştirmiyor.
Neden?
Gay hakları aktivisti Peter Tatchell faşist hareketin içerisinde geylerin varlığını şöyle açıklıyor: "Bazı faşist eşcinseller kendileriyle ilgili bir inkar halinde. Hiper erkeksiliği seçerek, erkek olmanın en uç halini yaşamaya başlıyorlar. Böylece, eşcinselliğin 'ötekisi' olan kadınsılıktan kurtulmuş oluyorlar. Bu sorunlu adamların inandığı tek bir şey var: Straigt erkekler serttir, queerler zayıftır. 'Eğer sert olursam, queer olmam' diye düşünüyorlar. Yani tüm bunlar umutsuzca erkekliklerini ispatlama çabası."6
İngiltere'deki anti-faşist dergi 'Searchlight' ise şöyle bir açıklama getiriyor: "Geylere karşı büyük ölçüde düşmanca tutum alan bir toplum tarafından suçlanan kimi erkeler aşırı sağda kendilerine yeni bir güç statüsü elde ediyorlar. Faşist grupların savunduğu politikaya angaje olarak yeni bir kimlik yaratıyorlar – artık dışlanmayacakları bir yer buluyorlar çünkü Beyaz Adam kimliğine bürünüyorlar ve kendilerini herkesten üstün görüyorlar. Kimliklerinin eşcinsel kısmını görünmez kılıyorlar – ya da toplumsal olarak daha az kabul edilir kısmı olan feminenliği reddediyorlar. Üstün olduğunu düşündükleri erkeksilik ile de övünüyorlar."7
Bu açıklamaları Türkiye'deki eşcinsel ülkücülere uyarlamak çok mümkün. Kürt, Ermeni, Yahudi, Rum ve Alevi düşmanlığında birleşen bir ırkçılık üstün Türk erkeğinin güçlü ve muktedir bedeninde cisimleşmiş bir maskülenlikte ifadesini buluyor. Feminenlikten arınmış, hijyenik erillik 'tiksinç' değil, aksine heteroseksüel ilişkide bile bulunamayacak bir saflığa, homojenliğe sahip görülüyor. Aslında antik-Yunan ve hatta Japon Samurai kültürlerindeki eşcinsellik pratikleri üst sınıfın erkeksi savaşçılığına bir övgüdür ve katı hiyerarşiyi savunan faşist hareketin buralara gönderme yapması anlaşılır.
Sonuç
Gel gelelim Türkiye'deki Ülkücü eşcinsellerin bu davadan derhal vazgeçmeleri gerektiğini gösterecek oldukça acı, ironik ve son derece kısa bir deneyimleri oldu. Twitter hesabı açar açmaz Ülkücülerin saldırısına maruz kaldılar ve hesaplarını kapattılar. Hesaplarını kapatmadan önce Devlet Bahçeli'ye eşcinsel ülkücüleri tanıması yönünde bir talepte bulunmuşlardı. Okumuştur muhtemelen Bahçeli ve derhal 'süresiz ihraç istemiyle' disiplin kuruluna sevk etmiştir şüphelileri.
MHP'nin nasıl bir parti olduğunu anlamak için şu son dönemde yaşanılan Fethiye Belediyesi örneği çok faydalı kanımca. Anlaşılmaz bir dil olarak lanse etmek için bile Kürtçe kullanımını yasaklayan bir partinin, eşcinselliği hastalık olarak ilan etmek için olsa bile parti düzeyinde kabul edeceğini bekleyen ülkücü eşcinseller çok beklerler.
Ülkücü eşcinseller aynen Avrupa'daki muadilleri gibi Kürt düşmanlığı üzerinden Beyaz-Türk bir eşcinsel politik hattı yaratmaya çalıştılar. Diyarbakır'da R.Ç'nin babası ve amcası tarafından öldürülmesini Kürt'lerin geriliği olarak yorumlayan twitler attılar, Kürtlerin baskıcılığından dolayı İstanbul'a ve diğer büyük şehirlere göçmek zorunda kalan LGBT bireylerden bahseden mesajlar paylaştılar. Yani Ülkücü eşcinseller Avrupalı faşist eşcinsellerin Müslüman göçmenler konusunda takındıkları tutum gibi 'Kürtlerin gericiliği' ile uğraşıyorlardı. Oysa çok değil daha geçen yıl 24 Haziran 2012'de İstanbul'da Trans Onur Yürüşü'ne saldıranlar ellerinde Ülkücü bayrakları taşıyan faşistlerdi. Kürdistan'dan buraya gelen 'gerici göçmenler' değil. Kürt LGBT'ler saldırıya maruz kalan kısımdaydılar. Üstelik utanmazca Haber.erk sitesinde bu meseleyi 'Eşcinseller Ülkücülere Saldırdı' diye verdiler.
Bursaspor taraftarlarının milliyetçiliğinin 2006'da neler yaptığını biliyoruz. LGBT hareketine linç girişiminde bulunmuş, sonrasında yürüyüş yapılmak istendiğinde başkanlık merciinden tehditler savurmuşlardı. Aynı Bursaspor-MHP ittifakı işaretledikleri Kürt dükkanlarına da saldırdılar defaen. Esnaf olan Kürtler'den zenginliklerini çaldıkları, fakir olanlardan ise şehirlerini yozlaştırdıklarından ötürü nefret eden bu küçük burjuva faşist camia eşcinsellerden de şehri kirlettikleri argümanıyla nefret ediyorlar.
Tüm bu fobilerin toplamı korkuyu aşar kabus olur. Ülkücü eşcinseller de bu kabusta sahip oldukları başka fobilerin hatırına bir kenarda tutulup iltimas görmezler. Okkanın altına giderler ve tarih onları sadece 'Uzun bıçaklar gecesinin en yüksek profilli maktulleri' olarak anar. Ölüm kamplarında katledilen on binden fazla eşcinselin açlıktan tüm hiper-maskülenliğini yitirmiş bedenlerinde elleri olduğunun notunu da bir kenara düşerek.
Kaynak: http://www.marksist.org/yazarlar/canan-sahin/12987-ulkucu-escinseller-bir-varmis-bir-yokmus
caanan.sahin@gmail.com
1. http://www.independent.co.uk/news/world/europe/haiders-deputy-reveals-gay-affair-969492.html
2. http://news.bbc.co.uk/2/hi/europe/1971462.stm
3. Martin Lee, The Beast Reawakens (Warner Books, 1998)
4. http://www.huffingtonpost.com/johann-hari/the-strange-strange-story_b_136697.html
5. http://www.jstor.org/discover/10.2307/3840412?uid=3739192&uid=2134&uid=2&uid=70&uid=4&sid=21102774415877
6. http://www.petertatchell.net/masculinity/straightmalemachismo.htm
7. http://www.searchlightmagazine.com/

Hiç yorum yok: