Ölene dek, mezara dek Duman!
Murat Meriç
12
Eylül, memleketin en kara günü. 1980 yılında, Genelkurmay Başkanı
Orgeneral Kenan Evren ve arkadaşlarının yaptığı darbe, Türkiye’yi
onlarca yıl geri götürdü. Darbe sonucu yüzbinlerce insan yargılandı,
tutuklandı, 1 milyonu aşkın kişi fişlendi. İdam cezası verilen 517
kişiden 50’si asıldı, biri on yedi yaşındaki Erdal Eren’di. Pasaport
verilmeyenler, vatandaşlıktan çıkartılanlar bir yana, partiler
kapatıldı, dernekler susturuldu. 12 Eylül’ün izleri her alanda kendini
gösterdi. Kitaplar toplatıldı, plaklar yasaklandı, filmler yakıldı.
Türkiye’nin karanlık dönemi, 12 Eylül 1980’de yapılan darbeyle başladı:
ANAP’tan AKP’ye uzanan yol düz, hayaller bir. “Yol medeniyettir”le
simgelenen bir “ilerleme” modeli bu. Sonuçları ortada.
Yılar geçti, yakın zamanda bu karanlık günleri aydınlatan bir girişime
tanık olduk, umutlandık. Gezi Parkı’ndaki ağaçların kesilmesiyle
başlayan eylem, Topçu Kışlası projesini istemeyen insanların katılımıyla
büyüdü, bir direnişe dönüştü. 31 Mayıs sabahı, polisin çadırları
yakmasıyla başlayan olaylar memleket sathına yayıldı, binler sokağa
indi. Kitle büyürken polis gaz bombalarıyla devreye girdi ve günler
sürecek çatışma başladı. Yaşananları biliyoruz, tekrarlamaya gerek yok. O
günlerde Gezi Parkı’nda olanların, yüreği Gezi Parkı için atanların
kulağında pek çok şarkı vardı ama ilk salvo, hiç beklenmedik bir şekilde
Duman’dan geldi. Grup, YouTube üzerinden paylaştığı yepyeni şarkısını
direnişçilere adadı, hem de direnişin daha ilk saatlerinde: "Biberine
gazına / Copuna sopasına / Tekmelerin hasına / Eyvallah..." Şahane
refleksti, ortama uydu, beklenmedik bir hamleydi ama şaşırtmadı. Yeni
albüm için hazırlanan şarkılardandı, albümden önce direnişe omuz verdi.
Bu, sayısı yüzlerle ifade edilecek "Gezi şarkıları" külliyatının ilk
halkasıydı. Hem ilk gözağrısı hem de yeni albümün habercisi olduğu için
“Eyvallah” bizi hepsinden daha çok heyecanlandırdı.
Beklenen albüm, 12 Eylül 2013’te, darbenin 33. yılında piyasaya çıktı.
Adı “Darmaduman”dı, kapak yine sade ve bu kez sarıydı. Elbette bizi
şaşırtmadı: Politik şarkılar ağırlıktaydı, kartlar açık oynanmıştı ve
Duman’ın önceki albümlerinde sıklıkla kullandığı metaforlar yoktu. Bir
aşk şarkısıyla açılan albüm, “Eyvallah”ın ardından memleket meselelerini
deşen şarkılarla sürüyordu. Sevdikçe dinledik, dinledikçe sevdik…
Albümle alakalı laflar edeceğiz ama öncesinde Duman’ın dününe bir göz
atalım:
Duman’la 1999’da tanıştık. Önce barlarda, sonra konser salonlarında ve
festivallerde yanyana geldik. Kaan Tangöze, Ari Barokas ve Yakup Trana
ile bir grup kurmuş, Mad Madame adını taşıyan bu grupla Seattle’da müzik
yapıyordu. Üstelik bir kayıtları (“La La La”) oralarda yayınlanan bir
toplama albümde (“Today’s Special”, Lori Records) yayınlanmıştı. Blue
Blues Band’in elemanı Batuhan Mutlugil’lin topluluğa katılması,
Trana’nın ayrılmasıyla Duman kurulmuş oldu. İlk albüm, “Eski Köprünün
Altında”, 1999 tarihli. “Köprüaltı”ndan “Bebek”e, “Dönek”ten “İstanbul”a
neredeyse bütün şarkılarıyla sevildi, kendine has bir dinleyici kitlesi
oluşturdu. 2002 yılında, ikinci albüm “Belki Alışman Lazım”
yayınlandığında Duman memleketin en büyük rock gruplarından biri
olmuştu. İkinci albümde yorumladıkları Sezen Aksu şarkısı “Her Şeyi
Yak”, hayran kitlesini büyüttü. Albüm çok sevildi, açılışta yer alan “Bu
Akşam” ve “Oje” başta olmak üzere bütün şarkıları dillere düştü.
“Ah”tan “Elimdeki Saz Yeter Canıma”ya uzanan yerellik, ilk albümdeki
“Dönek”te kendini gösteren, “Manası Yok” ve “Masal”da palazlanan politik
duruş, Duman’ın yerini kalbimizde sağlamlaştırdı. O günlerde, “biraz da
el yordamıyla alaturka bir alafrangalık yarattılar” cümlesini
kurmuştuk: Batı'dan beslenirken memleket topraklarını ihmal etmeyen,
Nirvana ve Özdemir Erdoğan'ı kerteriz alan, sert Batı ritimleri üzerine
şahane bir yerli gırtlak oturtan Kaan ve arkadaşlarının, giderek ve
kaçınılmaz olarak daha "bizden" ezgilere yönelmesi bizi elbette
şaşırtmadı.
Bir sonraki stüdyo albümü, “Seni Kendime Sakladım”, iki yıl sonra
yayınlandı, araya bir konser albümü, bir de konser DVD’si girdi. Sadece
politik duruş değil yerellik de görünür olmuştu albümde. Açılıştaki
Amerika karşıtı şarkı “Özgürlüğün Ülkesi”, dolambaçsız sözleriyle dikkat
çekiyordu. Albümün asıl şarkısı, Ari Barokas imzalı “Aman Aman”dı ve
Duman, kendine has yerelliği bu şarkıyla sabitlemiş, “bütün zamanların
en büyük rock grubu” unvanını çoktan hak etmişti. İlerleyen zamanda,
konserlerinde eşlik eden Cengiz Baysal’ın “resmî” katılımıyla daha da
güçlendi ve bunu, bir sonraki “ikili” albümle bize gösterdi. Bu arada
eski plak şirketi tarafından hazırlanan bir “best of” ve bir konser
albümü daha çıktı piyasaya. 2009’a gelindiğinde, eldeki Duman
albümlerinin sayısı altıya ulaşmıştı.
2009 yılında, yirmi yeni şarkının yer aldığı iki albümle çıktı
karşımıza, Duman. “Rezil”den “Balık”a, “Senden Daha Güzel”den “Dibine
Kadar”a uzanan şarkılar, ilk üç albümdekiler kadar büyük etki yaratmasa
da hayranlarını sevindirdi. Bu ikili albümde sermayeden yiyen Duman, o
dönemde ve sonrasında verdikleri konserlerde yine bizi sevindirdi;
onları ilk tanıdığımız anda bizi saran sihrin bunca yıl bozulmamış
olmasını heyecanla karşıladık, yeni şarkılarını büyük bir merakla
beklerken “iyi ki varlar” ve “iyi ki şahidiz” cümlelerini “yürekten”
kurduk. Bu albümü takip eden (yine ikili) konser albümünün ardından ara
açıldı, konserler yetmemeye başladı, sabırsızlık arttı. Derken, 31 Mayıs
2013’te yepyeni şarkı “Eyvallah”la Duman aramıza döndü. Hem de ne
dönüş!
“Darmaduman”ın açılış şarkısı "Seviyorsan İnanıyorsan", klasik bir aşk
şarkısı. Sonrasında gelen “Akıbet”, “Gönül İster”, “Gözleri Kanlı”,
“Öyle Dertli”, "Melankoli" gibi şarkılar, bu hattı takip ediyor.
Favorimiz, "Yürek": "Deli gönül dayanamaz bildiğini okuyor / Sevilemez
sarılamaz yine seni arıyor / Ölene dek mezara dek yine seni arıyor..."
“Aman Aman”ın izini süren, bizi yerden yere vuran şarkı, biradan ziyade
rakıyı çağrıştırıyor, şerbetçiotu değil anason kokuyor. “Deli” ise, bu
hattın “çıldırtıcı” şarkısı… Elbette bu şarkılardan ibaret değil
“Darmaduman”. “Eyvallah” sonrasında karşımıza çıkan "Köpekler" ve
"Saldır", Duman’ın “açıksözlü” şarkıları. Ancak asıl vurucu darbe sonda:
Cengiz Baysal bestesi "Sınana Sınana", Kaan’ın şaşırtıcı gitarı ve
vokaliyle Duman’ın daha neler yapabileceğinin ispatı. Bu şarkılar, aynı
zamanda topluluğun düşünen ve müdahil yönünü gösteriyor. olayı bambaşka
bir yöne sürüklüyor. Albümde aklımızı alan, yüreğimizi inceden çizen
şarkı ise, "Kolay Değildir". Sanki 60'lı yıllarda bir halk ozanının
elinden çıkmış gibi, acıyla yakılmış gibi… Oldukça güçlü bir ağıt bu:
"Kahpe fişek nasıl delmiş kaşın arasını / Birdenbire donup kalmış gözün
karası / Elde vardır bir tek oğlun kanlı beresi / Gelir anam gelir desem
yalandır / Güzel anam canım anam kolay değildir..."
Tekrar edelim: Duman, bütün zamanların en büyük rock grubu.
“Darmaduman”, bu kanıyı doğruluyor, sevgimizi pekiştiriyor. Vokal
kayıtları biraz sorunlu belki ama bunun dışında kulağımızı tırmalayan
bir şey yok. Bilakis şarkılar düşündürüyor, inceden içimizi hoplatıyor.
Konserlerde hep bir ağızdan söyleyeceğimiz, yürekten eşlik edeceğimiz
şarkılar bunlar. Üstelik bu fırsat bugün yeniden kapınızda: Duman, 18.00
itibariyle Bostancı Gösteri Merkezi’nde olacak. Açıkhava’daki albüm
lansmanını saymazsak uzun zaman sonra verdikleri ilk konser bu. Bir
sonrakinin ne zaman olacağı bilinmez üstelik… O halde, bir kere daha,
ağız dolusu: “Biberine gazına / Cobuna sopasına / Tekmelerin hasına /
Eyvallah..."
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder